Zola
Zola
Konya’da Misafir Ağırlama

Konya’da Misafir Ağırlama

Konya’da Misafir Ağırlama

Konya’da Misafir Ağırlama

Konya halkı misafir ağırlamayı ve gelen misafirlere en güzel yemeklerini sunmayı sever. Misafir ağırlamalar farklı isimler altında yapılmaktadır. Bu davetlerin başında ise çebiç asma daveti, komşu kaldırması, Arabaşı gecesi, soğukluk, Çetnevir ve düğün yemekleri gelmektedir.

Genel bir Konya yemek davetini anlatmak gerekirse; Yemek başlangıcı Konya mutfağında çorba ile yapılır. Çorba her hanede değişmekle beraber mercimek, şehriye, tavuk veya kikirdekli yoğurt çorbası tercih edilir. Çorbanın ardından bütümet sofraya getirilirdi. Bütümet yemeğine Konya’da bazı yerlerde orta ismi de verilmektedir. Mevsim kış ise bütümetin altına kişnişli nohutlu bir pilav koyulurdu. Mevsim yaz ise bütümetin altına patlıcan kızartılıp dizildiği bilinmektedir. Bütümetten sonra sofraya Konya’nın su böreği getirilirdi. Konya su böreği 11-12 beze ile yapılmaktadır. Bazı evler daha kalın yapmak için beze sayısını artırmaktadır. Su böreği yenildikten sonra sofraya Konya’nın tatlılarından biri getirilerek yemek faslı devam ederdi. Tatlıdan sonra yemeğin bitmesi beklenir ancak Konya mutfağında yemek bamya ile devam eder. Bamyadan sonra bahçelerden toplanmış yapraklar ile hazırlanmış etli yaprak sarmaları sunulurdu. Yaprağın arkasından ise “Sözkesen” ismi verilen pilav gelmektedir. Bu pilavın üzerine et koyulmaz. Bu pilav yemekte sona gelindiğini anlatır ve çok fazla yenmez. Yemek bitince misafirlere ikramlar devam eder. Misafirler için daha önceden hazırlanmış kabak, karpuz veya Ayçiçek çekirdeğinin yanında bahçeden toplanmış meyveler sunulur. En son ise kahveler yapılarak davetin sonuna gelinir. Evlerde kahveler çekilmiş halde bulunmaz kahve yapılacağı zaman çekilirdi. Kahve çekme işlemi el değirmeni veya oturak değirmeni ismi verilen aparatlarla yapılırdı.

Çebiç asma daveti Konya’nın bilinen ancak son dönemlerde unutulan davetlerinden biridir. Çebiç daveti yapılacağı gün davetlilerin sabah gelmeleri beklenir ve davet akşama kadar devam ederdi. Sabah erken gelen konuklara çebiç asma da kullanılan çebicin ciğeri başta olmak üzere pekmez, bal, reçel çeşitleri (gül, kayısı, çilek, vişne vb.), bahçeden toplanmış domates, biber ve yeşil soğanla bir kahvaltı hazırlanarak misafirler doyurulurdu. Çebiç davetleri genellikle meram bağlarında evi olanlar tarafından verilirdi. Bu nedenle kahvaltıdan sonra yediklerini hazmetmeleri için konuklar meram bağlarında gezintiye çıkarılır, Akşamüzeri çebiç yemek üzere davet edilenler için zengin bir sofra hazırlanırdı. Sofrada çebiç etinin yanı sıra Konya mutfağından bulgur pilavı (çebiç suyu ve yağından), yoğurt çorbası, su böreği, elde açılmış baklava veya höşmerim, yaprak sarması, üzüm veya kayısı hoşafı, ev yapımı yoğurt, turşu, salata ve içecek olarak şerbet veya ayran konurdu. Yemekler yenildikten sonra kahveler hazırlanıp içilirdi. Bu esnada evin hanımları bahçeden meyve-sebze toplar konuklarına evlerine göndermek üzere hazırlık yapardı.

Komşu kaldırması, geçmişte Konya’da yaygın adetler arasında idi. Bu adet Konya’da komşuluk ilişkilerinin ne kadar geliştiğini ve komşunun komşuya ne kadar değer verdiğini görmek açısından önemli bir adettir. Komşu kaldırması özellikle mahallede bir kişi düğün, sünnet vb. kalabalık misafir ağırlayacağında uygulanırdı. Misafir kaldırması daveti kahvaltıya, yemeğe, yatıya, çereze veya soğukluğa olabilir. Yatılı gelen misafirler için önceden anlaşılarak tek bir kişiye yük bindirilmesinin önüne geçilirdi. Komşular gelecek konuk veya konukları öğüne veya çaya çorbaya alabilirdi.

Konya’da pikniklerde sosyal hayatta önemli yer tutardı. Pikniklere hafta içi erkekler çalıştığı için kadınlar beraber gider eğlenirdi. Ayrıca Hıdırellez gibi özel günlerde piknik alanlarına olan talep artardı. Konya esnafı Hıdırellez de dükkânını kapatıp aynı meslek grubundaki kişilerle birleşerek Meram’a hem pikniğe hem Hızır’ı bulmaya giderlerdi. Meramda bağı bahçesi olmayanların tercih ettiği piknik, Konya’nın farklı pek çok alanında gerçekleşirdi. Piknik eskilerin deyimi ile “Teferrüç” ün yapıldığı bilinen en eski yer Burhan Dede Türbe ve Tekkesinin bulunduğu etrafında pelit ağaçlarının bulunduğu alandı. Konya’nın önemli piknik alanları Alâeddin tepesi, İstasyonun sağ tarafında bulunan İsmail Paşa Değirmeninin çevresi, Havzan, Çayırbağı ve Hatıptır. Pikniklerde yemek hazırlanmaz genellikle kahvaltılık olarak nitelenebilecek domates, biber, salatalık, peynir, tahin, pekmez gibi ürünlerin yanı sıra Konya’nın hamur işlerinde kömbe, kapama, un helvası gibi yiyecekleri tüketilirdi.

Soğuk kış günlerinde Arabaşı geceleri düzenlenirdi. Arabaşı genel inanışın aksine, Araplardan gelen bir adet değil tamamıyla Türk toplumuna ait bir gelenektir. Sadece Konya’da değil Anadolu’da bulunan pek çok kentte yapılmaktadır. Öğle ve akşam arasında acıkınca hazırlanan bir çeşit çorbadır. Asıl ismi ara-aşı olmasına rağmen halk dilinde günümüze arabaşı olarak gelmiştir. Ancak Konya köylerinde soğuk kış günlerinde eğlenceli zaman geçirmek isteyen gençler evlerinde bulunan bir horozu keserek arkadaşlarını davet ederler. Hamuru ile birlikte hazırlanan arabaşı yenilirdi. Hamurunu çorbanın içine düşüren bir daha ki davet düzenlemekle yükümlüydü. Arabaşı çorbası av hayvanı etlerinden, tavuktan, hindiden veya kazdan yapılabilmektedir. Hatta köylerde arabaşı üzerine şöyle bir mani bile söylenmektedir;

Arabaşı dökersen tavuktan, gelemem soğuktan

Arabaşı dökersen tavşandan, gelirim akşamdan

Arabaşı dökersen hindiden, gelirim ikindiden

Arabaşı dökersen kazdan, gelirim birazdan.

Konya davetlerini hazırlamak için farklı isimlerle aşçı ekipleri bulunurdu. Bunlardan aşçı takımı ve kara yemek takımı önemli aşçı gruplarıdır. Aşçı takımı bin kişiden, onbin kişiye kadar yemek yapan ekiplere verilen isimdir. Aşçı takımı Konya ahalisi tarafında ahçı gayıdı, ahçı dakımı, pilav dökme veya pilav isimleri ile adlandırılırdı. Aşçı takımının menüsü; toyga çorbası, ortalı pilav, irmik helvası, bamya çorbası, pilav, zerde ve hoşaftan oluşmaktadır. Bu menü her zaman aynı şekilde devam ederdi. Pilavda her çeşit yemeğin 2 defa yer aldığı görülmektedir. Pilav ikinci gelen bamyadan sonra başa döner ve ikinci posta yemeklerin yenilebilmesi, iştah açması için ekşili yapılır. En son gelen hoşaf yemeğin tamamlandığını gösterirdi. Bu nedenle söz kesen veya “Kara Haber” olarak ifade edilmektedir. Sofrada hoşafın geldiğini gören ancak karnı doymayan konuk gelen son pilavla karnını doyururdu.

Aşçı ekiplerinden bir diğeri ise kara yemek takımıdır. Kara yemek takımı, az sayıda kişinin katıldığı ancak seçkin yemeklerde görev alan ekibe verilen isimdir. Kara arslan takımı ismini de aldığı bilinmektedir. Kara yemek takımında aşçı takımının aksine her ürün 3 defa masada yer almaktadır. Aşçı takımının yemek listesi yazın ve kışın farklılık göstermektedir. Yaz mevsiminde; tutmaç çorbası, patlıcanlı bütümet, su böreği, baklava veya kaygana, bamya çorbası, etli dolmalar, sütlaç karnıyarık, pilav, üzüm ve kayısı hoşafı yer alırken, kış mevsiminde; toyga, patatesli bütümet, su böreği, baklava veya tel kadayıf, bamya, etli kurutulmuş dolma çeşitleri, ak fasulye, erişte veya pirinç pilavı ve üzüm kayısı hoşafı yer almaktadır.

Konya zengin düğün kültürü ve adetleri ile ön plan çıkan yöreler arasındadır. Düğün öncesinde, esnasında ve sonrasında uygulanan pek çok gelenek ve görenek vardır. Kaşık oyunu, koca güllü oyunu, bahçe kurma, bayrak çalma, damadı kaçırma, damada ait olan bir eşyayı kaçırma, güççe oyunu ve çetnevir bilinen oyunlar ve adetler arasındadır. Bu adetler arasından hala uygulanmaya devam edilen en önemli adet ise çetnevirdir. Çetnevir çerezlerin bir tepsiye konarak gelin ve damada ikram edildiği sofradır. Çetnevir sofrası hazırlanırken kayısı kakı, elma kakı, termiye, iğde, pelit, incir, üzüm, kenevir helvası ve sütlü-kenevirli gavurga mutlaka koyulurdu. Ayrıca kışın yapılan çetnevir sofralarında çerezler, kayısı, erik pestilleri, kavun, karpuz, fındık, fıstık, kuru incir, kuru üzüm, nohut, şekerlemeler, leblebi, badem, ceviz gibi ikramlıklar bulunurdu. Çetnevirlerde genellikle genç erkekler tarafından vız-vız oyunu oynanır.

Konya âdetinde, düğünlerde pilav dökmek en önemli adettir. Bu kültürü genellikle erkek tarafı gerçekleştirir. Düğün pilavı eskiden Konya’da öyle herkesin yapacağı bir şey değildi. Maddi durumu iyi olanlar tarafından halka pilav dökülürdü. Beline tahta kaşığını takan herkes pilava katılma hakkına sahipti. Bu durum “Keçeci Baranası kırk lenger (kap-tabak) yemeden kalkmazdı” sözüyle daha net anlaşılabilir. Genellikle kadın erkek ayrı yerlerde oturma düzeniyle üstü tente ile kapatılan alanlarda verilmektedir. Tabure veya sandalyelere oturularak yuvarlak bir masa etrafında hep beraber yemek yenirdi. İdeal sayı her masa için 10 kişi olarak belirlenir ve bu sayıya göre hazırlanırdı. Kendine masada yer bulamayan misafirler yemeğini yiyenlerin kalkmasını beklerler bu bekleyiş masa başında gerçekleşir. Masa hizmetini eskiden mahallenin gençleri yapardı. Günümüzde ise organizasyon şirketleri veya ücret karşılığında tutulan kişiler yapmaktadır.

Düğün günü, bu mutlu gününü gelen misafirleri ile paylaşmak isteyen kişi bamya, pilav, kavurma, yoğurt çorbası, zerde, irmik helvası ve hoşafta oluşan menüyü yaparak karınlarını doyurur. Düğün sahibinin tanınırlığına bağlı olarak kaç kişilik pilav döküleceği önceden planlanmalıdır. Konya düğünlerinde daha çok erkek aşçılar görev almasına rağmen geçmişte kadın aşçılarında görev aldığı bilinmektedir. Sefa Odabaşı geçmişten günümüze Konya kitabında kadın aşçılara en iyi örneğin “Hacı Boduç” isimli bir aşçı olduğunu yazmıştır. Hacı boduç, eşi vefat etmiş, güngörmüş bir kadın olduğu bilinmektedir. Konya Kadınlar pazarı bölgesinde sevilen sayılan ve önemli bir kişilik olarak tanınırdı. Yaptığı düğün pilavlarının, pek çok erkek aşçıdan çok daha iyi olduğu için zamanın belediye başkanı soyadı kanunu çıktığında “İyipilavcı” soyadını tavsiye etmiştir.

Konya düğün pilavlarının hayli zahmetli olduğu bilinmektedir. Eskiden bütün koyun eti pişirilerek pilavların üzerine bir parçası (ön kol, gövde vb) koyulmasına rağmen günümüzde dana eti daha fazla kullanılır hale gelmiştir. Etin sıyrılması esnasında kalan etten, düğünden bir gece önce tirit yapılarak damadın arkadaşları, uzaktan gelen misafirler ve düğün hazırlığına yardım eden kişilere sofra hazırlanırdı. Günümüzde ise Konya merkezde çok fazla uygulanmayan bu adet, köyler, beldelerde hala uygulanmaya devam etmektedir.

Konya’da düğün yemekleri diğer bölgelerde uygulananların aksine sabah saat 8:30 civarında başlayıp 10:30 civarında bitmektedir. Düğün yemeklerini “Aşçı takımı” yapmaktadır. Düğün yemeği dağıtılmadan önce mutlaka kazan açma duası okunmalıdır. Konya düğünlerinde sadece davetli olanlar değil yoldan geçen ve karnı aç olanlarda davet gerekmeksizin katılabilirdi. Düğün yemeklerinin belirli bir sıra ile gelmesi adettir. Düğün yemeklerinde Toyga çorbası ile başlayan menü pide veya bulgur pilavı üzerine koyulmuş tüm et, irmik helvası, bamya çorbası, zerde, pilav, hoşaf veya komposto ile devam ederdi. Ancak günümüzde Konya düğün yemekleri konusunda çokta uygun olmayan bazı değişimler meydana gelmiştir. Dövme ile yapılan toyga çorbası yerine pirinç ile yapılan yoğurt çorbası, bulgur ile yapılan pilav yerine pirinç pilavı ve bütün olarak koyun eti ile yapılan et yerine dana kavurma yapılmaktadır. Ayrıca geçmişte taze taze yapılan hoşaflar terk edilerek ambalajda konsantre özelliğe sahip hoşaf veya meyve suyu çeşitleri kullanılmaya başlanmıştır.

Ortaya koyulan pilav sofradakiler doyuncaya kadar gelmeye devam ederdi. Düğün sahibinin önemli misafirleri veya yakın akrabaları için denizaltı (Tahtelbahir) ismi verilen ve altı et üstü pilav, yeniden üstüne et olacak şekilde bir pilav tabağı hazırlanırdı. Bu adet hala aynen devam etmektedir. Geçmişte tek tabaktan herkesin yediği tabaklar ise günümüzde terk edilerek kişiye özel tabaklar hazırlanmaya başlanmıştır. Yemekler yendikten sonra sofranın en yaşlısı veya çocuk sofra duasını okur ve birer lokma daha alınıp sofradan kalkılırdı. Son alınan lokmanın en uzak noktadaki kaptan alınmasına dikkat edilirdi. Bu uygulamanın nedeni ise gurbetteki yakınlarına tez zamanda kavuşulacağına inanılmasıdır. Düğün yemeklerinde bazen beklenen kişiler gelmezdi. Böyle bir durumda da yemekler boşa gitmez, hapishane, çocuk yuvası, ihtiyaç sahibi kimseler veya kap-kacağıyla gelen konu komşuya dağıtılırdı.